“Arap-İslam Bilimler Tarihi” kitap lansmanı ve “100’üncü Doğum Yılında Prof. Dr. Fuat Sezgin’e Vefa” merasimi AKM’de yapıldı
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “İslam kültür ve medeniyetinin varlıklı mirasını gelecek jenerasyonlara aktarıyoruz”
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Bu programın 28 Şubat’a denk düşürülmesi çok kıymetli bir mesaj”
Bilal Erdoğan, “Batı’nın yolun sonuna yaklaştığını görüyoruz. Bizim medeniyet nöbetini devralmaya hazır olma gereksinimimiz var”
İSTANBUL – “Arap-İslam Bilimler Tarihi” kitap lansmanı ve “100’üncü Doğum Yılında Prof. Dr. Fuat Sezgin’e Vefa” merasimi AKM’de gerçekleşti. Burada konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır, “İslam kültür ve medeniyetinin güçlü mirasını gelecek jenerasyonlara aktarıyoruz” sözünü kullanırken, Ulusal Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise “Bu programın 28 Şubat’a denk düşürülmesi, bu manada çok değerli bir mesaj” diye konuştu. Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Necmettin Bilal Erdoğan ise, “Batı’nın yolun sonuna yaklaştığını görüyoruz. Bizim medeniyet nöbetini devralmaya hazır olma muhtaçlığımız var” tabirlerini kullandı.
“İslam kültür ve medeniyetinin varlıklı mirasını gelecek kuşaklara aktarıyoruz”
Toplantıda konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır Prof. Dr. Fuat Sezgin’in son derece değerli bir bilim insanı olduğunu söz ederek kendisine rahmet diledi. Kacır, “İlim yolunda çabadan vazgeçmeyen inançlı ve dosdoğru bir hayat. Fuat Hoca üzere bir ilim denizinin ülkemizin ilerleyişine pürüz olan askeri idareler sebebiyle yurdunu terk etmek zorunda kalması, bu topraklar açısından büyük kayıp teşkil etmişti. Ülkemizin vesayetle, darbelerle boğuştuğu bir devirde ülkesinden uzak yaşamak zorunda bırakılan hocamız, İslam bilim ve teknoloji tarihi bakımından eşi bulunmaz yapıtlarını, çalışmalarını yürüttüğü ülkenin lisanıyla yani Almanca olarak yayınlamak zorunda kalmıştır. Bugün 28 Şubat. Bu milletin evlatlarını eğitim hakkından, ilim gayretinden, devletine hizmet etme uğraşından yoksun bırakmak isteyenlerin gerçekleştirdiği post çağdaş darbenin, bin yıl sürecek zannettikleri post çağdaş darbenin yıl dönümündeyiz. Allah’a hamdolsun, 28 Şubat bin yıl sürmedi. Zira o haklarından yoksun etmek istedikleri beşerler, bu ülkenin öz evlatları, bu toprakların mesken sahipleriydi. Mesken sahibinin üstüne kapıyı kapattığını zanneden kendisi dışarıda kalırmış. Almanya’daki kütüphanesini Türkiye’ye getirmek, yapıtlarının Türkçeye çevrildiğini görmek değerli hocamızın en değerli maksatlarından biriydi. Bu anlayışla Türkiye Bilimler Akademisi Onur üyesi hocamızın Batı dünyasını merkeze alan bilim tarihine eleştirel bir çözümleme ile yaklaşan “İslam’da Bilim ve Teknik” yapıtını TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) tarafından yapılan çevirisiyle Türkçe olarak yayınladık. Ülkemizin bilim seyahatini en üst seviyede himaye eden Cumhurbaşkanımız, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsen takip ettiği çalışmayla yapıtlarını, kitaplarını, birikimini ülkemize kazandırarak İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’ni kurduk. Profesör Tabip Fuat Sezgin İslam bilim tarihi araştırmaları vakfıyla da İslam kültür ve medeniyetinin varlıklı mirasını gelecek kuşaklara aktarıyoruz. Oluşturduğu bilgi birikiminin insanlığın yolunu nasıl aydınlattığını daima birlikte keşfediyoruz” dedi.
“Dünyada en fazla bilimsel yayın üreten ülkeler ortasında 22’nci sıradan 16’ncı sıraya çıktık”
Bakan Kacır konuşmasını, “Tarih boyunca Müslüman toplumlar için bilim yalnızca bilgi edinme aracı olmanın ötesinde derin bir medeniyet ve kültürü temel taşı olageldi. Bizim medeniyetimiz, birinci tabiri oku olan Kur’an-ı Kerim’e sıkı sıkıya sarılıp, onun çizdiği çerçevede ilim talep edenlerin medeniyeti. Bizim medeniyetimiz ilim Çin’de olsa gidiniz alınız diyen peygamber efendimizin ümmeti olma şuuruyla hareket edenlerin medeniyeti. Farabi, İbni Sina, Fergani, Biruni üzere tarihin istikametini değiştiren, bilimin abide isimleri daima bizim gönül coğrafyamızdan çıktı. Kendilerinden sonra gelen bilim beşerlerine adeta birer kutup yıldızı olarak yol gösteren bu müstesna şahsiyetlerin kazandırdıkları birikim bugün dahi insanlığın yolunu aydınlatmayı sürdürüyor. Ecdadımızın bizlere bıraktığı tarihi ve kültürel miras da medeniyetimizde yer etmiş bilim anlayışımızın bir tezahürüdür. Medeniyetler tarihini İslam medeniyetini görmezden gelerek yazmak asla mümkün değildir. Son 22 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yaptığımız atılımlarla, uyguladığımız siyasetlerle, bilimsel çalışmaların ve teknolojideki gelişmelerin her daim destekçisi olduk, olmaya devam ediyoruz. 2002’de tüm kentlerimizde yalnızca 76 üniversitemiz vardı. Bilimsel araştırmalar için kısıtlı imkanlara sahipti. Bugünse 81 kentte 208 üniversitesiyle milyonlarca genci yüksek tahsille buluşturan bir Türkiye’den kelam ediyoruz. Bu adımları atarken daima karşı çıkanlar, üniversite sayısındaki artışın bilimde yükseliş manası taşımadığını söyleyenler oldu. Halbuki birebir periyotta ülkemizdeki bilimsel yayın sayısını 9 bin 13’ten 48 bin 619’a yükselttik. Dünyada en fazla bilimsel yayın üreten ülkeler ortasında 22’nci sıradan 16’ncı sıraya çıktık. Bilimin ve teknolojinin ülkemizin dört bir yanında yediden yetmişe adeta toplumsal bir seferberlik ruhuyla benimsenmesi maksadıyla ulusal teknoloji atağı vizyonumuzu milletimizle paylaştık. Bayraktar TB-2, Gökdoğan, Bozdoğan, Akıncı, Anka, Aksundur, Hürkuş, Hürjet, Togg, İmece, Kağan ve Beşerli Birinci Uzay Bilim misyonumuz işte bu altyapının yapıtıdır. Tüm bu yapıtları milletimize kazandırırken, ışığın bu topraklardan yükselmesini bekleyen, Türkiye’nin düşmemesi için yeryüzünün dört bir köşesinde dua eden pakların mesuliyetini taşıdığımız şuuruyla hareket ediyoruz” tabirlerini kullandı.
“Bu programın 28 Şubat’a denk düşürülmesi, bu manada çok kıymetli bir mesaj”
“Batı’nın yolun sonuna yaklaştığını görüyoruz. Bizim medeniyet nöbetini devralmaya hazır olma muhtaçlığımız var”
Konuşmaların akabinde düzenlenen sempozyumda kelam alan Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Necmettin Bilal Erdoğan da, “Fuat Sezgin Hocamız Cumhuriyet tarihinin değerli travmalarının adeta bir mağduru, sembolü diyebileceğimiz de birisi. Üç tane sıkıntımız var; enstitümüz, kütüphanemiz, müzemiz. Yapıtla ilgili kıymetli bir dönüm noktasını geride bıraktık. İnşallah bundan sonra bu yapıtın yaygın erişimini sağlamakla mükellefiz. Bu eser kıymeti bir bibliyografya, değerli bir kaynakça. Hasebiyle bu eser bu prestijle kıymetli. Biz de bu yapıtı Almanca ve Türkçe’den sonra İnşallah İngilizce ve Arapça’ya külliyen çevirmeyi başarırız. Kütüphane konusu, hocamızın kitaplarının bir kısmının rehin kalması, bir uzlaşıyla bundan sonra hem Frankfurt’ta hem İstanbul’da bu kitapların birer dijital kopyasının bulunması çalışmasını sürdürüyoruz. Müzemizin geleceği; müzemiz yapılalı 15-16 sene oldu. Müzemizin güncellenmesi, yeni jenerasyonlara daha interaktif bir formda ulaştırılması için çalışmalar yapacağız. Az evvel bakanımız enstitümüzün Bilim Tarihi mezunlarının, seçmeli olarak Bilim Tarihi dersinin öğretmeni olmasıyla ilgi muştuyu verdi. Ki bu bizim için hayati değer taşıyor. Türkiye yüzyılı dediğimiz vakit bu elbette bir Kızılelma, bir ülkü. Bunun altını doldurmamız için bilimsel alanda yapılacak çalışmalar var. Batının teknolojik önderliğinin sürdürülebilir olmadığını görüyoruz. Aslında batının artık yolun sonuna yaklaştığını görüyoruz. O vakit bizim bu medeniyet nöbetini devralmaya hazır olma muhtaçlığımız var. Bunun için çalışkan olmak zorundayız. Bunun için kendi kültür tarihimizi bilmek, özümsemek zorundayız. O vakit sanıyorum, hocamızın bütün bu mirasının boşa gitmediğini, ayakta kaldığını ve misyonuna hizmet edeceğini daima birlikte göreceğiz” sözlerini kullandı.
